Kral Pausole'ün Serüvenleri
Hikâye, hayali Tryphème krallığında geçiyor. Bu krallığın hükümdarı olan Kral Pausole, keyfine düşkün, felsefi bir yaklaşımı benimseyen ve dünyayı sakin bir şekilde gözlemleyen bir monark. Pausole’ün krallığı, aşırı rahat ve özgürlükçü bir yapıya sahip; özellikle de ahlaki ve cinsel normlar neredeyse tamamen yok sayılıyor. Kralın, her güne eşlik eden farklı bir karısı var. Yani toplamda 366 Kraliçe bulunuyor. Ancak bu huzurlu düzen, kralın biricik kızı Aline’in bir tiyatro oyuncusuyla kaçmasıyla bozuluyor.
Roman, kralın, sadık hizmetkârı Taxis ile birlikte Aline’i bulmak için çıktığı eğlenceli ve bir o kadar da absürt bir yolculuğu anlatıyor. Bu yolculuk sırasında Pausole, çeşitli ve değişik karakterle karşılaşıyor ve onların yaşam tarzlarına dair mizahi bir şekilde gözlemlerde bulunuyor. Hikâye boyunca, monarşinin, ahlakın ve insan doğasının ironik bir portresi çiziliyor diyebilirim.
Temel olarak roman, bireysel özgürlüğü ve ahlaki normları sorgular. Tryphème, geleneksel toplumsal kuralların geçerli olmadığı, özgürlükçü bir ütopya olarak tasvir ediliyor. Louÿs, bu özgürlükçü toplumu mizahi bir şekilde işlerken, ahlak kavramını bireysel tercihlere dayandırıyor. Bu noktada belirtmek gerekiyor ki Tryphéme'deki tek yasa iki maddeden oluşuyor;
- Komşuna zarar verme
- Bunu iyi anlayınca canının istediğini yap.
Baştan beri adamı monark olarak tanımlıyoruz ama Kral Pausole, geleneksel bir monark da değil, daha çok felsefi bir figür. Onun monarşisi, gücün sembolik olduğu ve bireysel özgürlüğün ön planda tutulduğu bir düzeni temsil ediyor. Louÿs, Pausole aracılığıyla, monarşinin anlamsızlıklarını ve güçsüzlüğünü alaycı bir şekilde eleştiriyor.
Dilimizde pek çok yapıtı çevrilmiş olan Pierre Louÿs, eserlerinde erotizme sıklıkla yer veren bir yazar. Bu romanda da cinsellik, mizahi ve özgürlükçü bir perspektifle ele alınıyor. Ancak cinsellik, yalnızca bir tema değil, aynı zamanda toplumsal kuralların baskıcılığına karşı bir başkaldırı olarak sunuluyor.
Bütün bunları birleştirdiğimizde romanın genel yapısı ortaya çıkıyor; toplumsal normların ve kuralların ne denli keyfi ve absürt olduğu.
Louÿs’un üslubu, ince bir mizah ve keskin bir ironi barındırıyor. Kral Pausole’ün dünyayı algılama biçimi ve yolculuk sırasındaki karşılaşmaları, okuyucuyu güldürürken düşündürüyor. Roman aynı zamanda, fantastik bir dünya yaratırken, bu dünya aracılığıyla alegorik bir toplumsal eleştiri sunmayı ihmal etmiyor. Tryphème, idealize edilmiş bir ütopya gibi görünse de, aslında insan doğasının çelişkilerini gözler önüne seren bir şey. Bu noktada karakterlerin de etkisi ve desteği ortaya çıkıyor elbette. Kral Pausole, Taxis ve Aline gibi karakterler, mizahi bir şekilde tasvir edilse de, her biri insan doğasının farklı yönlerini temsil ediyor. Özellikle Pausole’ün felsefi diyalogları, okurken size derinlikli bir düşünce biçimi sunuyor.
Louÿs, sade bir dil kullanırken aynı zamanda şiirsel bir anlatım kullanmış romanında. Bazı okurlar için sıkıcı olabilecek bir durum gibi düşünülebilir. Ben genelde sıkılmadığım için kesin konuşamıyorum tabi ama metnin içinde olup bitenler, fikirler ve karakterlerle o şiirsellik kimseyi rahatsız etmez diye düşünüyorum.
Yanlış hatırlamıyorsam kitabın Türkçedeki son çevirisi (ya da basımı mı desek) Kafekültür Yayıncılık tarafından yapılmıştı. Ama onlar da kitabın adını Bu Kral Çok Kral yapmışlardı. Kitabın adını görünce kaçarak uzaklaştım oradan elbette. Bendeki edisyon 1994 yılı Gece Kitapları baskısı. Sahaflardan bulunabileceğine inancım tam. :)
YORUMLAR