Geyikli Park
Romanın başkahramanı Sergius O'Shaugnessy, Kore Savaşı'ndan yeni dönmüş genç bir hava kuvvetleri pilotu. Yazar olma hayalleriyle Kaliforniya'daki kurgusal çöl kasabası Desert D'Or'a geliyor. Burada, Hollywood'un elit kesimiyle tanışıp onların entrikalarına, ahlaki çöküntülerine tanık oluyor. Özellikle film yönetmeni Charles Frances Eitel ve aktris Lulu Meyers gibi karakterler, Hollywood'un yüzeydeki ışıltısının ardındaki karanlık gerçekleri temsil ediyor romanda.
Mailer, Hollywood'un parlak yüzeyinin altında yatan ahlaki çöküşü ve iki yüzlülüğü gözler önüne sererken, karakterlerin kişisel çıkarları için etik değerleri hiçe saymalarını, dönemin Amerikan toplumuna eleştirel bir bakış olarak sunuyor. Romanın temelini oluşturan bu ahlaki çöküş ve ikiyüzlülük fikri yani. Diğer yanda roman, güç ve manipülasyon arasındaki bağlantıyı çok iyi anlatıyor. Eğlence endüstrisindeki güç dinamiklerini ve insanların birbirlerini nasıl manipüle ettiklerini gösteriyor. Özellikle film endüstrisindeki hiyerarşi ve çıkar ilişkileri, karakterlerin eylemleri üzerinden gözler önüne seriliyor. Bütün bu entrikaların, güç ve ahlaki çöküşün ortasında kalan Sergius'un yazar olma çabası ve kendi yerini bulma arayışı, bireyin toplumdaki rolünü ve kendini gerçekleştirme mücadelesini, tüm koşullara rağmen anlamlandırıyor. Karmakarışık ve bozuk diye nitelendirebileceğimiz bir yerde kendini var etme ya da kimlik arayışı çabası diyebiliriz buna.
Geyikli Park, yayımlandığı dönemde içerdiği cinsel temalar ve açık anlatımı nedeniyle sansürle karşılaşmış. İlk yayınevi Rinehart & Company, eseri müstehcen bularak basmayı reddetmiş ve Mailer, kuzeni avukat Charles Rembar'ın desteğiyle yasal mücadeleye girişmiş. Sonunda G.P. Putnam's Sons yayınevi tarafından basılan roman, edebiyat çevrelerinde geniş yankı uyandırmış. Kendini maço olarak tanımlayan, Truman Capote'yi yumruklarıyla yere yapıştıran Mailer'dan da farklısı beklenemezdi sanırım.
Romanı bir yandan övmek isterken diğer yandan yermek gibi bir hissiyata kapılıyorum çokça. Bu elbette Norman Mailer'ın kaba, bana göre bencil ve şiddet meraklısı gibi görünen profilinden kaynaklanıyor. Lakin diğer yandan bakıldığında, adam yazdığı romanda rahat bir dille pek çok insani duruma parmak basıp etkileyici bir anlatım yakalamış. Hem övülüp hem de eleştirilecek bir yapıt yani. Hollywood'un karanlık yüzünü cesurca ortaya koymasını takdir edilecek bir durumken, romanın yapısı ve karakterlerin yetersiz derinliğe sahip olması göze batan yerler. Romanın cinsellik ve güç temalarını işleyişi, dönemin edebi normlarına meydan okuyan bir yaklaşım olarak değerlendirilmiş olması da önemli bir nokta tabi.
Yine de Geyikli Park, Norman Mailer'ın Amerikan toplumuna ve eğlence endüstrisine dair keskin gözlemlerini yansıtan önemli bir yapıt. Roman, Hollywood'un ışıltılı dünyasının ardındaki karanlık gerçekleri ve insan doğasının karmaşıklığını derinlemesine işliyor ki bunu sadece Hollywood'a değil günümüzde de ışıltılı dünyada yaşayan pek çok grup ve kişiye uygulayabilirsiniz. Mailer'ın cesur anlatımı ve eleştirel bakışı, eseri Amerikan edebiyatının dikkate değer yapıtları arasına yerleştiriyor diye düşünüyorum.
Romanın günümüzde yapılan yeni bir baskısı yok bildiğim kadarıyla. Ama Cem Yayınevi'nden Nihal Yeğinobalı çevirisi ile yayınlanmış edisyonu sahaflarda bulabilirsiniz.
YORUMLAR