Gizli Örgüt
Gizli Örgüt, Nazi Almanyası'nın kalıntıları, Holokost'un dehşeti ve geçmişle yüzleşmenin zorlukları gibi derin temaları işliyor. Yazı dili, okuyucuya çok çekici gelmeyebilir. Tolstoy ya da Dickens tarzı bir dil anlayışı beklemeyin elbette. O anlayışı bu tarz romanlar içerisinde John Le Carre dışında bir yerde bulamayacağınız kesin. Ama Forsyth, gazetecilik kariyerinden gelen gerçekçi anlatımı ve titiz araştırmalarıyla dönemin atmosferini etkileyici bir şekilde yansıtıyor. Gizli Örgüt, hem gerilim hem de tarihi bağlamıyla öne çıkan bir roman ve baş karakter Miller'ın cesaretiyle, adalet arayışının tehlikelerini işler. Bu noktada, Forsyth'in kendini Miller yerine koyarak bu karakteri oluşturduğunu düşünebiliriz. Fakat Miller fazlasıyla idealize edilmiş ve kahraman nitelikleri taşıyan bir karakter değil. Yazarın, eğer kendini merkeze koyduysa, fazlasıyla gerçekçi davrandığını da rahatlıkla söyleyebiliriz.
Romanın, Nazi Almanyası'ndan kaçarak etkili pozisyonlara yerleşen eski SS üyelerini ele alan yan hikayesi, gerçek hayattaki araştırmalarla paralellik taşıyor. Ayrıca, kitap, dönemin politik atmosferine dair önemli bir eleştiri sunarken okuyucuyu geçmişin gölgeleriyle yüzleşmeye davet ediyor. Gerçi günümüzde bu yüzleşmeleri yaşayanlar da kalmadı.
Kitap, The Day of the Jackal'dan sonra Forsyth'ın en önemli eserlerinden biri olarak kabul ediliyor ki bahsi geçen kitap da bu kitaptan hemen önce yazılmıştır. Gizli Örgüt'ün 1963 yılında Kennedy suikastinin hemen ardından başlayan süreçte geçen bir kurgusal hikaye olduğunu de belirtelim.
Gizli Örgüt ya da orijinal adıyla The Odessa File aynı zamanda bir filme de uyarlanmış. Ronald Neame'nin yönetmenliğini yaptığı filmde Miller'ı Jon Voight canlandırmış. Film, kitapta yer alan bazı olayları değiştirmiş olsa da temel hikayeyi koruyor ve kitaptan ilham alan sinemaseverler için de ayrı bir öneme sahip diye düşünüyorum. En azından benim için öyle.
YORUMLAR